Sosyal Medya

Makale

Vah benim ülkem vah!...

Türkiye bağımsızlığını kaybetmiÅŸ midir?
Bir baÅŸka deyiÅŸle Türkiye Cumhuriyetinin bu denli ABD ve AB’ye bağımlılığı geçtiÄŸimiz bu son süreçte mi ortaya çıkmıştır?
Tek kelime ile “HAYIR”..
Bugün sadece bu bağımlılığın daha büyük hız kazanması ve Türkiye’nin her alanda kendini tamamen ABD ve AB’ye bağımlılığın belgelendiÄŸi süreç olmuÅŸtur..
Yoksa sadece bugüne bakıp geçmiÅŸtekileri aklamak bugünkilere haksızlık olur!.
Çünkü gelen gideni aratmamış!..
Üzerine daha fazla koymuÅŸ!..
Kim ne söylerse söylesin Türkiye Cumhuriyetini Atatürk’ün ölümünden sonra yönetenlerin hepsinin Türkiye’nin dışa bağımlılığının baÅŸ aktörleri olmuÅŸtur!..
A’dan Z’ye..
Siz Milli EÄŸitimimizin ABD kontrolünde olduÄŸunu biliyormusunuz!,,
Hiç kuÅŸkusuz tarihin derinliklerini ve ikili antlaÅŸmaları analiz edenler bilir.
Bakın..
Milli EÄŸitimimiz 27 Aralık 1949’da imzalanan “Fulbright AntlaÅŸması”olarak da anılan “Türkiye ve ABD hükümetleri arasında EÄŸitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki AnlaÅŸma’nın sonucu olarak bütünüyle Amerikalı uzmanlar ve CÄ°A tarafından Amerikan çıkarları doÄŸrultusunda biçimlendiriliyordu..
O tarihte imzalanan EÄŸitim Komisyonuyla ilgili anlaÅŸmanın 5 maddesi ÅŸöyleydi..
“Komisyon dördü TC vatandaşı ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden kurulu olacaktır.Bunlara ek olarak Türkiye’deki ABD diplomatik heyetinin başı ‘ABD Büyükelçisi) komisyonun fahri baÅŸkanı olacaktır.Komisyonda oyların eÅŸit olması durumunda kesin oyu komisyon ÅŸefi (ABD Büyükelçisi) verecektir.ABD’liler okul kitaplarına ve ders kitaplarına Amerikan propagandasının etkinliÄŸini artırmak için malzeme hazırlayacaklardır”(2)
Sevgili okurlar o günden bugünlere Milli EÄŸitim Politikamız ve daha birçok bakanlığımızı ABD’li uzmanlar yönlendirmekte ve görüldü ki hükümetlerimiz tamamen ABD kontrolü altındadır,
1949’dan baÅŸlayan yolculuk ne yazık ki budur!.
Atatürk’ün ölümünün ardından ne yazık ve acı ki bağımsızlık sadece kağıt üzerinde kalmıştır!..
Türkiyemizin bir Amerikan ve son AB sürecinde de bir AB yarı sömürgesi durumuna düÅŸmesini birileri kabul etmese de acı ama gerçektir.
Türk ulusu ne yazık ki hiçbir ÅŸeyden habersiz sessiz ve derinden atılan imzalar ve antlaÅŸmalarla daha o günlerden bu acı kaderle karşı karşıya bırakılmıştır ki bugün o antlaÅŸmaların üzerine yenileri konmaktadır!
Yani sorun lider sorunudur!..
Sorun ülkeyi yönetenlerin ölümünden sonra Atatürk’ü anlayamama ve onu terk etme sözde Atatürkçü olarak milletin gözünü sadece boyama sorunudur!
Bakın 1963’de ülkeyi yöneten irade timsah gözyaÅŸları ile neler söylemiÅŸ!..
Ä°yi okuyun.!
****
“Daha bağımsız ve kiÅŸilik sahibi dış politika izlenmesini istiyorsunuz. Herkes aynı ÅŸeylerden söz ediyor.Nasıl yapacağım ben bunu?
Karar vereceÄŸim ve iÅŸi teknisyenlere havale edeceÄŸim.Onlar ayrıntılı çalışmalar yapacaklar ve öneriler hazırlayacaklar.
Yapabilirler mi bunu?
Hepsinin çevresinde uzman denen yabancılar dolu.Ä°ÄŸfal etmeye çalışıyorlar.BaÅŸaramazlarsa iÅŸi sürümcemede bırakmaya çalışıyorlar.O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar. Bir görev veriyorum sonucu bana gelmeden Washington’un haberi oluyor.Sonucu memurdan önce sefirden öÄŸreniyorum.
Bağımsızlık savaşından sonra Lozan’da esas mücadele bu uzmanlar konusunda oldu.Yoksa sınırlar zaten fiili durum idi.Tazminat iÅŸini iki devlet aramızda çözerdik.Bütün mücadele idaremize yapılmak istenen müdahele yüzünden çıktı.Bir tek uzman vermek için büyük ödünlerde bulunmaya hazırdılar.Dayattık.Biz onların neden ısrar ettiklerini biliyorduk.Onlar bizim neden inatla red ettiÄŸimizi biliyorlardı.
Böyledir bu iÅŸler peygamber edasıyla size dünyaları vaad ederler,imzayı attınız mı ertesi gün gelmiÅŸlerdir.Personeli gelmiÅŸtir,teczihazatı gelmiÅŸtir,üsleri gelmiÅŸtir.Ondan sonra sökebilirsen sök,Gitmezler.Ancak bu sorunun üzerine vakit geçirmeden gitmek gerek.Yoksa ne bağımsız dış politikamız,ne bağımsız iç politika güdemezsiniz.Havanda su döversiniz,Fakat sanmayınız ki bu kolay bir iÅŸtir.DenediÄŸinizde başınıza ne geleceÄŸi bilinmez…”
****
Evet sevgili okurlar 1963’de Ä°smet Ä°nönü böyle diyordu…
Türkiyemizin Åžubat 1948’de 705 bindolar olan doviz varlığını Mayıs 1950’de eksi 12 milyon dolara,1946’da 214 ton olan altın varlığını 1949 sonunda 123 tona indiren,ülkenin daÄŸarcığında yeterince altın ve döviz bulunmasına raÄŸmen ABD’den borç alarak ülke ne yazık ki ABD’nin güdümüne sokulmuÅŸtur.(2) “
Bugün bunları neden yazdım diyeceksiniz?
Çünkü Türkiye Mustafa Kemal’in ölümünün ardından Atatürkçü anlayışı terk ederek bugünlere gelmiÅŸtir.l
Kimse kendini kandırmasın!
Türkiye Cumhuriyeti ne yazık ki yönetilen yarı sömürgeyi bırakın tam sömürge bir ülke konumuna düÅŸürülmüÅŸtür!..
Bakın daha önceki günkü haber..
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Bölücü Terör Örgütü PKK’ya yönelik sınır ötesi(Kuzey Irak) operasyonu hakkında Ä°ngilizler Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesine dava açmıştır!
Åžehitlerimizin insan haklarının hesabını soran bir AÄ°HM hiç gördünüz mü?
Bakın öldürülen PKK’lıların insan haklarının hesabını sorma noktasındalar bugün!
Çünkü sesiniz çıkmıyor!,,
Kendi kendimizi yiyip bitirmekle meÅŸgul olmaya devam ediyoruz..
Sözde Ermeni Soykırımını kapıya dayadılar..
Sözde Pontus soykırımı. Seslendirmeye baÅŸladılar..
Ardından da sözde Kürt soykırımı...
AB ve ABD tarafından yarında bu gündeme getirilirse kimse ÅŸaşırmasın..
Çünkü Türkiye milli iradesini kaybetmek gibi kadersizlikle baÅŸ baÅŸadır!
MililiyetsizliÄŸin tavan yapmaya baÅŸladığı, MilliyetciliÄŸin sorgulandığı,Ulusal duruÅŸun aÅŸağılandığı, Atatürkçü olmanın eleÅŸtirildiÄŸi,Türk olmanın ise ırkçı gibi gösterildiÄŸi,Milli sermayesini tüketen bir Türkiye’nin sonu ne olur?
Türkiye Atatürk’ü çok ama çok arıyor!
Çünkü kurtuluÅŸ onda!..
Okuyun ÅŸu Nutkunu,okuyun ÅŸu GençliÄŸe hitabesini…
Alın dersinizi!..

(kyn(1) Ä° kili antlaÅŸmaların içyüzü-Senatör Haydar Tunçkanat-age-sayfa 33-34)
Kayn.(2) Türkiye’nin Siyasi intiharı-
Cengiz Özakıncı!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.