Sosyal Medya

Makale

Trabzonspor büyüktür, çünkü O?nun fıtratı büyüktür

Başlıktaki cümle trabzonsporlist forum?da sotka-pera rumuzuyla yazan sevgili İsmet ağabeyin yıllardır kullandığı imzadır ve elbette çok şey ifade eder. Biz meramımızı daha iyi anlatabilmek için çeyrek asır geriye gidelim önce.
Trabzonspor bir önceki sene açık ara şampiyon olduktan sonra 1981-82 sezonuna çok da iyi başlamamış, tam 6 yıl sonra kendi sahasında maç kaybetmiş ve ilerleyen haftalarda şampiyonluk yarışında gerilerde kalmıştı. Sonraları yavaş yavaş toparlanmaya ve iyi sonuçlar almaya başladı. İkinci yarının bir yerlerinde bir pazar günü sahamızda F.Bahçe ile oynuyorduk ve o zamanlar maçın televizyondan yayını TRT?nin eşref saatinin gelmesine bağlıydı. Zaten yanlış hatırlamıyorsam Trabzon?dan ilk canlı maç yayını 1984-85 sezonunda gerçekleşmişti. Ödevlerimi bitirip radyoyu açtım ve Trabzon?a bağlantı kurulmasını beklemeye başladım. Bir süre sonra bağlandı, spiker F.Bahçe karşısında 1-0 önde olduğumuzu söyledi! Benim sevinç çığlığım karşısında annemin tavrı bir çok şeyi özetliyordu. ?Oğlum neden bu kadar seviniyorsun ki? F.Bahçe?yi yeneceğiz tabiî, bundan doğal ne var??Bu girişi yapmamın sebebi, geçtiğimiz günlerde sohbet ettiğim dostların bir çoğunun ?Biz F.Bahçe?yi hayatta yenemeyiz. Onlar dünya takımı olmuşlar, bizim durumumuz da ortada?? gibi görüşler serdetmesiydi. Buna ?Üstelik artık Gökdeniz de yok? Alex?e karşı Hüseyin? Peh!? sosları ilave edenler de mevcuttu. Ancak futbol bir takım oyunuydu, bireylerle oynanmıyordu. Teker teker 11 kişiye karşılık 11 kişi değil, 11 kişinin ürettiği sinerjiye karşılık diğer 11 kişinin ürettiği sinerji çarpışıyordu. Onun içindir ki Trabzonspor Türkiye?nin belki de geçmiş geçmiş en iyi sağ açığı Ali Kemal?i sattıktan sonra onunla kesinlikle kıyas kabul etmez Necdet?i yerine oynatarak takım bütünlüğü çerçevesinde başarıya uzanmıştı.
Sonra çok önemli bir nokta daha vardı. Bahsini ettiğimiz takım Trabzonspor?du ve (mevcut futbolcularımızı tenzih ederek söylüyorum) sahaya Trabzonspor formalı 11 adet fasülye sırığı bile çıkarsanız o formanın önem ve ağırlığında bir düşüş olmazdı. Görüldüğü gibi Trabzonspor, Fatih, Gökdeniz, Simkowiak, Stephanov, Marcelinho gibi futbolcuların oluşturduğu takımla yapamadığını şu sezon boyunca yerden yere vurduğumuz futbolcuların üstün performansıyla gerçekleştirdi.
Koro halinde ?teknik direktör farkı? dediğinizi duyar gibi oluyorum. Görüşlerine değer verdiğim bir arkadaş, Musa hakkında sakatlanmadan önce, ?Garibim Yattara?nın kölesi gibi. Topu getirip ona teslim ediyor, sonra geri dönüyor? demişti. Bu maçtaki futbolunu ise herkes gördü.
Bu durum, özellikle G.Saray?ın Feldkamp?ın gönderilişinden sonra ?teknik direktörsüz? kalması ve o şekilde şampiyonluğa ulaşmasının kötü örnek olduğu, teknik direktörün futbolda öneminin azaldığı şeklinde bir tehlike zuhur ettiği yönündeki endişelere net bir cevap teşkil etmektedir. Bu takıma bu futbolu oynatan bizatihî Ersun Yanal?dır ve böylece kendisi hakkında soru işaretleri besleyen zihinler artık mehtapsız gecede Samanyolu?nun göründüğü gökkubbe gibi berrak hale gelmiş olmalıdırlar.
Bu yönetim ve bu teknik kadroyla gelecek sezon daha başarılı bir performans ortaya koyacağımız aşikârdır. Geçen hafta dediğimiz gibi Trabzonspor?un nisbi anlamda başarılı olması için çok değil, biraz iyi yönetilmesi yeterli olmaktadır. Mutlak anlamda başarılı olması için neler yapılması gerektiğini konuşuruz. Şimdilerde gerek kalmadığı için kaldırılan Cem Papila duvarının inşaat seslerini işitelim hele bir?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.