Makale
Tarih bilincini diri tutmak!
B azen; iyi niyetle, ?doğru sanarak? savunduğumuz şeylerin aslında ?yanlış şeyler? olduğunu görüyoruz.
Yani yanlış şeyleri, doğru sanarak savunmuş, mücadelesini vermiş oluyoruz.
Son yıllarda artarak devam eden ?Sözde Kürt sorunu? dayatmaları ve söylemleri üzerinden Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oynanan oyunların içinde iyi niyetle dahi kendimizi buluyoruz!
Bakın!
?Türk-Kürt kardeştir? sözü o kadar sık ve gereksiz yere kullanılmaktadır ki artık anlamını yitirmiştir.
Bu, bölünmeyi gösteren hatalı ve yanlış bir söylemdir.
Bir millet içinde iki ayrı unsurun bulunduğu ama bunların zarureten bir ara yaşamaları gerektiği imajı verilmektedir.
Sanki iki ayrı unsur tarafından bir ortaklık kurulmuş gibi gösterilmek istenmektedir. Sözüm ona bu zaruri ortaklığı yaratmak ve yarattıkları ortaklığın bozulmasını isteyen çevreler, bu hatalı söylemi sık sık kullanarak bölünmenin yaygınlaşmasını sağlamak istemektedirler. Hatta bazıları daha ileri giderek ?Türk, Kürt, Laz, Çerkez... kardeşliğinden? bahsetmektedirler.
***
Onlara sormak gerekir:
?Daha fazla bölebileceğiniz unsur var mı??
Ä°sterseniz biraz daha ekleyin.
Türkiye Cumhuriyetinde ?Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnak yoktur. Tek bir millet vardır. O da Türk milletidir.?
Tek bir ulusu oluşturan bireylerin yöresel ve kültürel farklılıklarını büyütmemek, gösterişli ama tutarsız sözlerin tuzağına düşmemek gerekir.
Buna benzer örnekler çoğaltılabilir.
Hele bir ?mozaik? lafı var ki evlere şenlik!
Türkiye?nin bir mozaik olduğundan söz edilip duruluyor.
Neymiş; ?Türkiye Laz?ı, Çerkez?i ? ile bir mozaik!?
Mozaikin ne olduğunu bile bilmiyorlar mı? Bilindiği üzere mozaik; bir araya gelince farklı bir görüntü oluştursalar bile, değişik parçaların kendi varlığını koruduğu bir cisimdir. Parçalar ayrılır, görüntü bozulur ama onu oluşturan parçalar kendi farklı biçimlerini muhafaza ederler.
Türkiye, asla değişik parçaların oluşturduğu bir mozaik değildir. Tek bir ulusun oluşturduğu büyük devlettir.(1)
Bunu kabul etmeyenler varsa, bu sadece onların bileceği iştir.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin bileceği iş değildir!
Soralım:
Siz Türkiye Cumhuriyetini kuran o büyük iradenin sahibi Mustafa Kemal?in hiçbir sözünün arasında kendi ulusunu oluşturan insanlar arasında etnik kimlik ayrıştırmasını seslendirecek böyle bir söz (Türk-Kürt kardeştir gibi) kullandığını gördünüz mü?
Bulamazsınız!
Çünkü o, bu konudaki hassasiyetini bir ulus devlet inşa ederek ortaya koymuştur.
***
Ama şimdi bilerek veya bilmeyerek, iyi niyetli veya değil Türk milleti resmen kendi içerisinde bölmeye yönelik oyunların figüranı edilerek olağanüstü bir mücadelenin içine sokulmak isteniyor.
Hiç kuşkusuz demokrasinin gelişmesini öne çıkarmalıyız, hiç kuşkusuz demokratik hakları savunmalıyız, özgürlük alanlarını genişletmeliyiz. Ama bu hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet devamı anlamına gelen ulus devlet yapımızın ilkelerinden taviz verme anlamına gelmemeli.
Gelemez de!..
Parçalanan değil etnik kimliklerin kışkırtılmasıyla resmen küresel güçler tarafından parça parça edilmesi için her türlü zeminin hazırlandığı Yugoslavya örneğini her zaman önümüze koymalıyız.
Yugoslavya tarih sahnesinden nasıl silindi, sorusunun yanıtı, Turgut Özakman ustamızın diliyle ?Tarih bilincini diri tutmak? açısından son derece öğreticidir.
***
Yugoslavya?nın kurucusu Tito, adı ırksal ve etnik temele dayalı olmayan bir devletin kalıcılaşabileceğini düşündü. Bu ad uygundu. 4 Mayıs 1980?de ölümüne değin, yönetim gücünün tüm halkalarını kullanarak ülkesini ayakta tuttu. Doğu-Batı bloku ayrımının dışında kalmaya özen gösterdi, Bağlantısızlar?ın öncüsü oldu. Ölümünden sonra sürdürülmeye çalışılan ?kolektif yönetim? tam Batı?nın dişine göreydi!
1980?lerin sonundan itibaren ABD ve Avrupa ülkeleri usul usul Yugoslavya içindeki etnik grupları kaşımaya başladı. ABD?nin planı şuydu:
?Yugoslavya, Kosova?dan parçalanır... Stratejimizi ona göre çizelim...?
Ancak Almanya?nın daha erken davranması, ?Yugoslavya birliğinin içindeki Hırvatistan bağımsızlığını ilan ederse tanırım? çıkışını yapması hesapları değiştirdi. Hırvatistan?ın bağımsızlığı Bosna-Hersek?i tetikledi, ardından Makedonya...
Bosna-Hersek, başta başkent Saraybosna olmak üzere 1992-1996 yılları arasında çok kanlı bir iç savaş yaşadı. 3 milyon nüfuslu ülkede 250 bin kişi yaşamını yitirdi, 1 milyon kişi yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Batı, Saraybosna?nın bütün gücünü birbirine karşı kullanıp tükenme noktasına gelinceye dek durumu seyretti. Uygun bulduğu bir aşamada ?barış operasyonu? gerçekleştirdi.
Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 21. yüzyıla Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Makedonya?yı doğurmuş bir ülke olarak girdi.
Bunca doğumdan sonra 2003?te kendisini bitirdi, adı değişti:
Sırbistan ve Karadağ Cumhuriyeti!
2006?da Karadağ da ayrı bir devlet oldu.
Geriye kaldı Sırbistan Cumhuriyeti... Belgrad, bu sınırları mutlaka korumalıyım refleksiyle, içinde milliyetçiliği de barındıran çıkışlar ararken Şubat 2008?de Kosova bağımsızlığını ilan etti.
***
Şu bir gerçek ki ayrılıkların öne çıkartılması temel politika olarak belirlendi mi, işin ucu yok!
Ahmet Taner Kışlalı?nın önemli bir tespiti vardı:
?Ayrılıkları öne çıkardınız mı, buyurun Tito?nun kurduğu Yugoslavya... Ortak yanları öne çıkardınız mı, buyurun Mustafa Kemal?in kurduğu Türkiye...?
Yugoslavya 1980?lerin sonunda parçalanma kulvarına sokuluyor...
90?lar boyunca lime lime ediliyor... 2003?te adı bitiriliyor. (2)
Başka yoruma gerek var mı?
O nedenle adımlar çok dikkatli atılmalı. Çünkü karşımızda asla iyi niyetli bir beklenti yok.
?Sözde Kürt sorunu? üzerinden ?özgürlükler? denerek Türkiye Cumhuriyetinin ulus devlet anlayışının erezyona uğramasına yol açacak adımların atılmasını isteyenler şunu da iyi biliyorlar ki sözde Kürt sorunu kapısından içeri girecekler sıradadır!
Şunu da hiç unutmayalım;
Türkiye Cumhuriyeti; gerek topraklarıyla, gerek genç nüfusuyla, gerek ordusuyla, gerek dünya coğrafyasındaki son derece önemli olan stratejik konumuyla, gerek yer altı zenginlikleriyle, gerekse dünya enerji koridorundaki altın yeri ile küresel güçlerin oyun alanı içerisindedir.
Bu oyunda ayrıştırma planıdır.
O NEDENLE;
GÜÇLÜ OLDUĞUMUZA İNANALIM AMA TARİH BİLİNCİNİ DİRİ TUTARAK!..
(Kyn: 1- Doğru Sanılan Yanlışlar ? Hakimiyeti- Milliye-2-Yugoslavya Nasıl Parçalandı? Karacan Yayınları)
Yani yanlış şeyleri, doğru sanarak savunmuş, mücadelesini vermiş oluyoruz.
Son yıllarda artarak devam eden ?Sözde Kürt sorunu? dayatmaları ve söylemleri üzerinden Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oynanan oyunların içinde iyi niyetle dahi kendimizi buluyoruz!
Bakın!
?Türk-Kürt kardeştir? sözü o kadar sık ve gereksiz yere kullanılmaktadır ki artık anlamını yitirmiştir.
Bu, bölünmeyi gösteren hatalı ve yanlış bir söylemdir.
Bir millet içinde iki ayrı unsurun bulunduğu ama bunların zarureten bir ara yaşamaları gerektiği imajı verilmektedir.
Sanki iki ayrı unsur tarafından bir ortaklık kurulmuş gibi gösterilmek istenmektedir. Sözüm ona bu zaruri ortaklığı yaratmak ve yarattıkları ortaklığın bozulmasını isteyen çevreler, bu hatalı söylemi sık sık kullanarak bölünmenin yaygınlaşmasını sağlamak istemektedirler. Hatta bazıları daha ileri giderek ?Türk, Kürt, Laz, Çerkez... kardeşliğinden? bahsetmektedirler.
***
Onlara sormak gerekir:
?Daha fazla bölebileceğiniz unsur var mı??
Ä°sterseniz biraz daha ekleyin.
Türkiye Cumhuriyetinde ?Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnak yoktur. Tek bir millet vardır. O da Türk milletidir.?
Tek bir ulusu oluşturan bireylerin yöresel ve kültürel farklılıklarını büyütmemek, gösterişli ama tutarsız sözlerin tuzağına düşmemek gerekir.
Buna benzer örnekler çoğaltılabilir.
Hele bir ?mozaik? lafı var ki evlere şenlik!
Türkiye?nin bir mozaik olduğundan söz edilip duruluyor.
Neymiş; ?Türkiye Laz?ı, Çerkez?i ? ile bir mozaik!?
Mozaikin ne olduğunu bile bilmiyorlar mı? Bilindiği üzere mozaik; bir araya gelince farklı bir görüntü oluştursalar bile, değişik parçaların kendi varlığını koruduğu bir cisimdir. Parçalar ayrılır, görüntü bozulur ama onu oluşturan parçalar kendi farklı biçimlerini muhafaza ederler.
Türkiye, asla değişik parçaların oluşturduğu bir mozaik değildir. Tek bir ulusun oluşturduğu büyük devlettir.(1)
Bunu kabul etmeyenler varsa, bu sadece onların bileceği iştir.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin bileceği iş değildir!
Soralım:
Siz Türkiye Cumhuriyetini kuran o büyük iradenin sahibi Mustafa Kemal?in hiçbir sözünün arasında kendi ulusunu oluşturan insanlar arasında etnik kimlik ayrıştırmasını seslendirecek böyle bir söz (Türk-Kürt kardeştir gibi) kullandığını gördünüz mü?
Bulamazsınız!
Çünkü o, bu konudaki hassasiyetini bir ulus devlet inşa ederek ortaya koymuştur.
***
Ama şimdi bilerek veya bilmeyerek, iyi niyetli veya değil Türk milleti resmen kendi içerisinde bölmeye yönelik oyunların figüranı edilerek olağanüstü bir mücadelenin içine sokulmak isteniyor.
Hiç kuşkusuz demokrasinin gelişmesini öne çıkarmalıyız, hiç kuşkusuz demokratik hakları savunmalıyız, özgürlük alanlarını genişletmeliyiz. Ama bu hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet devamı anlamına gelen ulus devlet yapımızın ilkelerinden taviz verme anlamına gelmemeli.
Gelemez de!..
Parçalanan değil etnik kimliklerin kışkırtılmasıyla resmen küresel güçler tarafından parça parça edilmesi için her türlü zeminin hazırlandığı Yugoslavya örneğini her zaman önümüze koymalıyız.
Yugoslavya tarih sahnesinden nasıl silindi, sorusunun yanıtı, Turgut Özakman ustamızın diliyle ?Tarih bilincini diri tutmak? açısından son derece öğreticidir.
***
Yugoslavya?nın kurucusu Tito, adı ırksal ve etnik temele dayalı olmayan bir devletin kalıcılaşabileceğini düşündü. Bu ad uygundu. 4 Mayıs 1980?de ölümüne değin, yönetim gücünün tüm halkalarını kullanarak ülkesini ayakta tuttu. Doğu-Batı bloku ayrımının dışında kalmaya özen gösterdi, Bağlantısızlar?ın öncüsü oldu. Ölümünden sonra sürdürülmeye çalışılan ?kolektif yönetim? tam Batı?nın dişine göreydi!
1980?lerin sonundan itibaren ABD ve Avrupa ülkeleri usul usul Yugoslavya içindeki etnik grupları kaşımaya başladı. ABD?nin planı şuydu:
?Yugoslavya, Kosova?dan parçalanır... Stratejimizi ona göre çizelim...?
Ancak Almanya?nın daha erken davranması, ?Yugoslavya birliğinin içindeki Hırvatistan bağımsızlığını ilan ederse tanırım? çıkışını yapması hesapları değiştirdi. Hırvatistan?ın bağımsızlığı Bosna-Hersek?i tetikledi, ardından Makedonya...
Bosna-Hersek, başta başkent Saraybosna olmak üzere 1992-1996 yılları arasında çok kanlı bir iç savaş yaşadı. 3 milyon nüfuslu ülkede 250 bin kişi yaşamını yitirdi, 1 milyon kişi yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Batı, Saraybosna?nın bütün gücünü birbirine karşı kullanıp tükenme noktasına gelinceye dek durumu seyretti. Uygun bulduğu bir aşamada ?barış operasyonu? gerçekleştirdi.
Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, 21. yüzyıla Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Makedonya?yı doğurmuş bir ülke olarak girdi.
Bunca doğumdan sonra 2003?te kendisini bitirdi, adı değişti:
Sırbistan ve Karadağ Cumhuriyeti!
2006?da Karadağ da ayrı bir devlet oldu.
Geriye kaldı Sırbistan Cumhuriyeti... Belgrad, bu sınırları mutlaka korumalıyım refleksiyle, içinde milliyetçiliği de barındıran çıkışlar ararken Şubat 2008?de Kosova bağımsızlığını ilan etti.
***
Şu bir gerçek ki ayrılıkların öne çıkartılması temel politika olarak belirlendi mi, işin ucu yok!
Ahmet Taner Kışlalı?nın önemli bir tespiti vardı:
?Ayrılıkları öne çıkardınız mı, buyurun Tito?nun kurduğu Yugoslavya... Ortak yanları öne çıkardınız mı, buyurun Mustafa Kemal?in kurduğu Türkiye...?
Yugoslavya 1980?lerin sonunda parçalanma kulvarına sokuluyor...
90?lar boyunca lime lime ediliyor... 2003?te adı bitiriliyor. (2)
Başka yoruma gerek var mı?
O nedenle adımlar çok dikkatli atılmalı. Çünkü karşımızda asla iyi niyetli bir beklenti yok.
?Sözde Kürt sorunu? üzerinden ?özgürlükler? denerek Türkiye Cumhuriyetinin ulus devlet anlayışının erezyona uğramasına yol açacak adımların atılmasını isteyenler şunu da iyi biliyorlar ki sözde Kürt sorunu kapısından içeri girecekler sıradadır!
Şunu da hiç unutmayalım;
Türkiye Cumhuriyeti; gerek topraklarıyla, gerek genç nüfusuyla, gerek ordusuyla, gerek dünya coğrafyasındaki son derece önemli olan stratejik konumuyla, gerek yer altı zenginlikleriyle, gerekse dünya enerji koridorundaki altın yeri ile küresel güçlerin oyun alanı içerisindedir.
Bu oyunda ayrıştırma planıdır.
O NEDENLE;
GÜÇLÜ OLDUĞUMUZA İNANALIM AMA TARİH BİLİNCİNİ DİRİ TUTARAK!..
(Kyn: 1- Doğru Sanılan Yanlışlar ? Hakimiyeti- Milliye-2-Yugoslavya Nasıl Parçalandı? Karacan Yayınları)
Henüz yorum yapılmamış.