Sosyal Medya

Makale

Fetret Devri bitti mi?

Tarih –doÄŸal olarak- sonradan yazılır. Biz bugün tarihte olup bitenleri okurken bir takım yanılgılara düÅŸebiliriz. Mesela sanki olayların müsebbibi olan kiÅŸiler de sonraki geliÅŸmeleri görüyormuÅŸ da gerekeni yapmıyorlarmış, ya da yapamıyorlarmış zannına kapılabiliriz. Hâlbuki tarihin akışı özellikle kırılma noktalarından sonra farklı yönlerde de geliÅŸebilirdi, fakat bunu o anda görebilmek mümkün deÄŸildir.

Mesela ÅŸu dilimize doladığımız Fetret Devri. Osmanlı yıkılıp gidebilirdi ve yeniden Selçuklu sonrasında olduÄŸu gibi beylikler dönemi benzeri bir süreç yaÅŸanabilirdi. YaÅŸanmadı ve 500 küsur yıl sonra bizim lise tarih kitabımızda ÅŸu cümle yer aldı. “Bu da Osmanlı’nın ne kadar saÄŸlam temeller üzerine kurulduÄŸunu gösterir” Yıkılsaydı “saÄŸlam temelleri vardı ama yıkıldı, nasıl olduÄŸunu tarihçiler hâlâ çözmeye çalışıyorlar” der miydi kitaplarımız? Hayır, Osmanlı o kitaplarda birkaç paragrafla geçiÅŸtirilirdi, tıpkı Selçuklu gibi.

Girizgâhtan sonra sadede gelelim.

7 Haziran seçimleri sonrası baÅŸka bir mecrada “AK Parti için fetret devri mi, çöküÅŸün baÅŸlangıcı mı?” baÅŸlıklı bir yazı yazmış ve bunu zamanın göstereceÄŸini ifade etmiÅŸtik. (Yazıyı kaleme aldığımız zaman henüz yeni seçim kararı alınmış deÄŸildi, seçim yapılalı birkaç gün olmuÅŸtu.)

1 Kasım seçimlerinin sonucunu da AK Parti’ye yakın yazarlar “Fetret Devri’nin sonu” ilan ettiler. Ben yine yazının girizgâhına iÅŸaret ediyor ve “bu yargı için henüz erken” diyorum. Yanlış anlaşılmasın, birilerinin bir türlü ve her ÅŸeye raÄŸmen bitmeyen üstten bakışla “hoop, efendi efendi kutlayın, abartmayın” demiyorum. Yine onların “Uzlaşın, uzlaşın, ülkenin uzlaÅŸmaya ihtiyacı var. Gerilimi düÅŸürün” mesajlarını da ciddiye almıyorum. Kimse de almamalı. Allah’ın günü bu kitleyi itin kulağına sokup çıkaracaksınız, “28 Åžubat’ta az dayak yediler” gibi laflar edeceksiniz, seçimden galip çıktıklarında da “Tamam tamam, sakin olun, onlar yaramaz kardeÅŸleriniz. Affedin, kardeÅŸ kardeÅŸ oynayın” O kadar da uzun boylu deÄŸil.

Toplumun katmanları arasında derin fay hatları bulunan bir ülkede zorlu bir seçim olmuÅŸ, tam dört partinin Meclis’e girdiÄŸi bir atmosferde bir parti oyların yarısını alarak tek başına iktidar hakkını elde etmiÅŸ, o parti daha seçim sonuçlarının üzerindeki imza kurumadan açıklama yapıyor, “Gözünüzü seveyim kimse endiÅŸe etmesin, biz herkesi kucaklayacağız, herkesi seveceÄŸiz, sayacağız” Yani neredeyse “Sakın üzülmeyin, olur mu… Belli mi olur, belki bir sonraki seçimi siz kazanırsınız” diyecekler.

Kucaklanmak istemeyeni ne kadar zorlayacaksın? Bir, iki, üç, dört? Öteki tarafta sana kucağını açmış bekleyenler ne kadar tahammül eder bu duruma? AK Parti 7 Haziran’dan bir ders çıkaracaksa bunu da düÅŸünsün ivedilik ve öncelikle. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmasın. Åžekilde görüldüÄŸü gibi seçmeni kendisine ders vermekte diÄŸer partilerden çok daha rasyonel ve acımasız davranıyor.

AK Parti’nin gagasını ve tırnaklarını söküp sökmediÄŸini bilmiyoruz. (Bakınız: “AK Parti gagasını ve tırnaklarını sökmeli” baÅŸlıklı yazımız) 100 yaşındaki kartal sökmediÄŸi takdirde bile 10 yıl kadar daha yaÅŸarmış çünkü. SökmüÅŸse 300-400 yaşına kadar… Kısmetse göreceÄŸiz.

Yine de diyebileceÄŸimiz ÅŸudur; 7 Haziran musibeti AK Parti için bin nasihatten hayırlı olmuÅŸtur. O seçimden tek başına iktidar olarak çıksalardı, kronikleÅŸmeye baÅŸlayan hastalıklarının farkında olmayacak ve tedavi yöntemlerine baÅŸvurmayacaklardı.

Muhalefet için ayrı bir yazı kaleme alalım. Yoksa uzayacak.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.