Sosyal Medya

POLÄ°TÄ°KA

17 Aralık operasyonun tüm ayrıntıları - ÖZEL

Bugün günlerde 17 Aralık. Yolsuzluk ve rüşvet iddialarının yıl dönümü...



 Geçen sene bugün,Türkiye'yi ayaÄŸa kaldıran bir operasyon düzenlenmiÅŸti. Operasyonda bazı Bakan ve çocukları rüÅŸvet ve yolsuzluk ile suçlanmışve dönemin BaÅŸbakan'ı Tayyip ErdoÄŸan'ın oÄŸlu Bilal ErdoÄŸan ifade vermek üzere emniyete çaÄŸrılmÅŸtı. 

17 Aralık'tan sonra sosyal medyada ve Youtube'deki Haramzadeler333 ve BaÅŸçalanhesaplarından baÅŸta Tayyip ErdoÄŸan, oÄŸlu Bilal ErdoÄŸan, iÅŸadamı Reza Zarrab, dönemin Ä°çiÅŸleri Bakanı Muammer Güler, dönemin Avrupa BirliÄŸi Bakanı Egemen Bağış ve bir çok siyasetçi, medya mensubu ve iÅŸadamına ait olduÄŸu ileri sürülen arka arkaya ses kayıtları servis edilmiÅŸ ve fotoÄŸraflar yayınlanmıştı. 

Aradan 1 sene geçti. Operasyonların ardındanAK Parti'nin seçimlerde kaybedeceÄŸi düÅŸünülürken parti hem oylarını arttırdı, hem de ErdoÄŸan; CumhurbaÅŸkanlığı seçimini çok rahat bir ÅŸekilde kazandı. 

17 Aralık'ın yıldönümünde Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Yönetim Kurulu BaÅŸkanı Hidayet Karaca gözaltında tutuluyor.

NEDEN GÖZALTINDALAR? 


"Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca için gözaltı kararı devam ediyor. Bu durum Türk medya tarihinin alnına kara bir leke olarak yapışmıştır. 

Dünya, gazetecilerin canlı yayında gözaltına alındığını da gördü. FotoÄŸrafa Türkiye ölçeÄŸinde bakarsak eksik görmüÅŸ oluruz. Büyük fotoÄŸrafı görmek adına meseleye "dünya" gözü ile bakmamız lazım. Küresel medya, okurlarına 4 yıl önce sona eren bir dizinin bugün "suçlu" ilan edildiÄŸini yazıyor. Ä°nsanlar, bir dizi senaryosunun, hem de yıllar sonra suçlandığını ve bu sebeple gözaltılar olduÄŸunu okuyor. Bu ne yazık ki ancak 3. sınıf dünya ülkelerinde olabilecek bir eylemdir. 

Zaten Türkiye, "suçlu yaratmak"ta oldukça mahir bir ülkedir. Bu, darbe dönemlerinde de böyleydi. Åžimdi de böyle. Ve görünen o ki yakın gelecekte de öyle olacak. 

Türkiye, AK Parti döneminde beklediÄŸinden fazlasını almış olabilir. BaÅŸörtüsü sorununu bir travma haline getiren anlayışı bitirmiÅŸ, bazı konularda devlet ile millet arasındaki duvarları da kaldırmış olabilir. Ancak bu, zulmü ve haramı meÅŸrulaÅŸtırmaz. Medya mensuplarına yapılan bu ÅŸeyin adına "zulümden" baÅŸka ne denilebilir ki? Ziya PaÅŸa'nın dediÄŸi gibi; "Zulüm ile abad olanın sonu berbad olur." Bir Müslüman, baÅŸka bir Müslüman'ın azabından mesut olamaz. Ve hatta bir Müslüman'ın baÅŸka bir Müslüman'a zulmü de Ä°slam'la baÄŸdaÅŸmaz. Gözaltına alınanların "suçu", yıllar önceki bir diziyse eÄŸer, bu gözaltılar zulümdür, eziyettir. 

Ayrıca, 17 Aralık operasyonunun 14 Aralık'taki "sözde" rövanşı, ergenlik çağındaki bir çocuÄŸun inatlaÅŸması gibidir. Suç sayılabilecek herhangi bir ÅŸeye rastlayamayanların çareyi yıllanmış bir dizide bulması çocukça. Devlet, millet ile inatlaÅŸmaz. Devlet, Ahmed Åžahin gibi bir mütefekkiri de uyduruk iddialarla gözaltına alıp sorgulamaz. 

Millet, çok büyük bir imtihandan geçiyor. Üstelik milletin bir bölümü zulüm altındayken bir kısmı da "oh olsun" çekiyor. Bir de zulmeden de, zulüm görende, zulmü seyreden de aynı kıbleye dönüp, aynı saflarda namaz kılıyor. 

Yazık!" 

17 ARALIK GÜNÜ VE SONRASI 

17 Aralık soruÅŸturması veya 2013 Türkiye RüÅŸvet Skandalı, Eylül 2012 ve Åžubat 2013'teki bir dizi ihbarla baÅŸlayıp, 17 Aralık 2013 günü Cumhuriyet Savcısı Celal Kara'nın gözaltı talimatları ve ilgili mahkemelerin arama kararlarının yerine getirilmesi ile kamuoyunun duyduÄŸu, Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü Organize Suçlarla Mücadele ve Mali Åžube MüdürlüÄŸü ekipleri tarafından gerçekleÅŸtirilen, aralarında iÅŸ adamları, bürokratlar, banka müdürü, çeÅŸitli düzeyde kamu görevlileri ve 61. Türkiye Hükûmeti kabine üyesi 4 bakan ile 3 bakan çocuÄŸunun olduÄŸu kiÅŸiler hakkında "rüÅŸvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık" suçlarını iÅŸledikleri iddiasıyla yürütülen soruÅŸturmadır. 

Ä°çiÅŸleri Bakanlığı'nca, savcılığın gözaltı ve mahkemenin arama kararlarını yerine getiren adli kolluk amir ve memurlarının ciddi bir kısmının görev yerleri deÄŸiÅŸtirildi, görevden alındı veya meslekten ihraç edildi. 29 Ocak 2014'te soruÅŸturma savcısı Celal Kara, 11 Åžubat 2014 tarihli HSYK kararnamesi ile de soruÅŸturma iznini veren Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcıvekili Zekeriya Öz'ün aralarında bulunduÄŸu 166 hakim ve savcının görev yeri deÄŸiÅŸtirildi. 

Bazı kamu kurumunlarına ve savcılığa yapılan rüÅŸvet, görevi kötüye kullanma ve ihalelere fesat karıştırma ihbarı üzerine 13 Eylül 2012, 21 Eylül 2012 ve 14 Åžubat 2013 tarihlerinde soruÅŸturmalar baÅŸlatıldı. SoruÅŸturma dosyaları BaÅŸsavcılık tarafından Cumhuriyet Savcısı Celal Kara'ya tevzi edildi. Celal Kara'nın talimatı üzerine, elde edilen bilgiler kapsamında 17 Aralık 2013 tarihinde ÅŸüpheliler gözaltına alındı; ev ve iÅŸyerlerinde arama yapılarak ele geçirilen çeÅŸitli eÅŸya ve paralara elkonuldu. 

Ä°lerleyen günlerde soruÅŸturma dosyasıyla ilgili bir takım bilgiler medyaya sızdı. Buna göre Ä°ranlı iÅŸadamı Rıza Sarraf'ın soruÅŸturmanın kilit ismi olduÄŸu, bürokraside 4 bakan ile geliÅŸtirdiÄŸi iliÅŸkiler ve rüÅŸvet çarkı sayesinde kara para aklama, altın kaçakçılığı gibi bir takım suçlar iÅŸlediÄŸi öne sürüldü. Ayrıca soruÅŸturmada 3 bakan çocuÄŸu hakkındaki suçlamaların, "rüÅŸvet almaya ve vermeye aracılık etmek" olduÄŸu iddia edildi. 

SoruÅŸturma kapsamında gözaltına alınan 71 ÅŸüpheliden 24'ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı, 38'i de adli kontrol ÅŸartıyla serbest bırakıldı. Tutuklanan ÅŸüpheliler, kamuoyunun "hükümet yargıyı kendine baÄŸladı" yorumları eÅŸliÄŸinde 28 Åžubat 2014'te serbest bırakıldı. BaÅŸbakan "adalet yerini buldu" ÅŸeklinde açıklamada bulundu. 

Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı 18 Aralık 2013 tarihinde, soruÅŸturma dosyasının geniÅŸ olduÄŸu ve fazla iÅŸyükü gerektirdiÄŸi gerekçeleriyle, soruÅŸturmaya ek 2 savcı daha atadı ve savcılar arasındaki herhangi bir ihtilaf durumunda soruÅŸturmaya iliÅŸkin kararların 2'ye 1 çoÄŸunlukla alınması talimatını verdi. 

Ayrıca, ÅŸüpheliler arasında bulunan Ä°çiÅŸleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer ÇaÄŸlayan, Çevre ve Åžehircilik Bakanı ErdoÄŸan Bayraktar ve Avrupa BirliÄŸi Bakanı Egemen Bağış hakkında cezai kovuÅŸturma yapılabilmesi için hazırlanan fezlekeler, TBMM'ye gönderilmek üzere Adalet Bakanlığı'na sunuldu. 

Halen devam etmekte olan soruÅŸturmada, 16 Ocak 2014 tarihli HSYK kararı ile, soruÅŸturmayı baÅŸlatan Cumhuriyet Savcısı Celal Kara'nın görev yeri deÄŸiÅŸtirilmiÅŸ olduÄŸundan soruÅŸturma, diÄŸer savcılar tarafından yürütülmektedir. 

BaÅŸlatılan soruÅŸturmaya Bakan, bürokrat ve kamuoyunun yakından tanıdığı kiÅŸilerin adları karıştığından, özellikle ilk günlerde kamuoyunda ve Türk ekonomisinde deprem etkisi izlendi. Borsada sert düÅŸüÅŸler yaÅŸanırken dolar ve avro yükseldi. Bilhassa gözaltı görüntülerinin, özellikle de ÅŸüphelilerin evlerinde ele geçirilen yüksek miktarlardaki paraların görüntülerinin medyaya sızmasıyla adı geçen Bakanlar ve Hükümet eleÅŸtirilerin odağına oturdu. 

BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan baÅŸlatılan soruÅŸturmayı, hükümeti ve ekonomiyi zor duruma düÅŸürmek amacıyla yapılan bir operasyon olarak nitelendirdi. Özellikle zamanlama üzerinde duran BaÅŸbakan, gözaltıların seçime az bir zaman kala yapılmasına dikkat çekti. Ayrıca kısa bir süre önce Gülen hareketi'yle, dershaneler hakkında yapılacak olan düzenleme sebebiyle gerginlik yaÅŸayan hükümet, soruÅŸturmaların bu gerginlikle ilgili olduÄŸunu ve Yargı ile Emniyet'te bulunan Gülen hareketine baÄŸlı personel tarafından, yine Gülen hareketi'nden gelen talimat üzerine bu soruÅŸturmanın baÅŸlatıldığını iddia etti. 

Ä°lerleyen günlerde, soruÅŸturmanın bir siyasi operasyon olduÄŸunu iddia eden ve kendi oy tabanında bulunan Gülen hareketi'ni hedef gösteren hükümet yetkilileri, hareketin yürütme ve yargı içine sızdığını ve bir "paralel devlet" hüviyetini aldığını iddia etti. Gözaltıların baÅŸlamasından kısa süre sonra da, iddia edilen paralel devlet yapılanmasına önlem gerekçesiyle Emniyet'te, Yargı'da ve TÄ°B, TRT, BDDK gibi bazı kamu kurumlarında birçok personel görevden alındı veya personelin görev yeri deÄŸiÅŸtirildi. 

Gülen hareketi adına yapılan açıklamalardaysa hükümetin kendilerini hedef göstermesi eleÅŸtirildi. Hükümetin, soruÅŸturma sebebiyle bozulan siyasi gücünü korumaya yönelik bir komplo teorisi çabasında olduÄŸu, soruÅŸturmalarla hiçbir ilgilerinin olmadığı ve ÅŸayet iddia edildiÄŸi ÅŸekilde bir paralel devlet yapılanması varsa, üzerine gidilmesinin gerekli olduÄŸu ifade edildi. Ayrıca kamudaki görevden alma, görev yeri deÄŸiÅŸiklikleri ve meslekten ihraçların hukuka aykırı olduÄŸu ve mensuplarına yönelik bir "cadı avı" hüviyetine büründüÄŸü iddia edildi.[21][22][23] BaÅŸbakan ErdoÄŸan, katıldığı bir mitingde bu iddiayı "ihanet edenlerin görevlerini deÄŸiÅŸtirmek cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin" ÅŸeklinde yanıtladı. 

5 Ocak'ta medyada yer alan ve bir MÄ°T belgesine dayandırılan haberlere göre Bakanlarla Rıza Sarraf'ın iliÅŸkide olduÄŸu ve bunun hükümeti güç duruma düÅŸürebileceÄŸi MÄ°T tarafından 8 ay önce BaÅŸbakan'a rapor edilmiÅŸti. 

Bunun yanında hükümet, soruÅŸturmanın gizliliÄŸi prensibinin hiçe sayılarak soruÅŸturma bilgilerinin basına sızdırılmasını eleÅŸtirdi. 

SoruÅŸturmanın ardından Gezi Dayanışması ve sendikalar tarafından Gezi Parkı eylemlerine benzer küçük çaplı protesto eylemleri düzenlenmiÅŸtir. 

BaÅŸlatılan soruÅŸturmaya Bakan, bürokrat ve kamuoyunun yakından tanıdığı kiÅŸilerin adları karıştığından, özellikle ilk günlerde kamuoyunda ve Türk ekonomisinde deprem etkisi izlendi. Borsada sert düÅŸüÅŸler yaÅŸanırken dolar ve avro yükseldi. Bilhassa gözaltı görüntülerinin, özellikle de ÅŸüphelilerin evlerinde ele geçirilen yüksek miktarlardaki paraların görüntülerinin medyaya sızmasıyla adı geçen Bakanlar ve Hükümet eleÅŸtirilerin odağına oturdu. 

BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan baÅŸlatılan soruÅŸturmayı, hükümeti ve ekonomiyi zor duruma düÅŸürmek amacıyla yapılan bir operasyon olarak nitelendirdi. Özellikle zamanlama üzerinde duran BaÅŸbakan, gözaltıların seçime az bir zaman kala yapılmasına dikkat çekti. Ayrıca kısa bir süre önce Gülen hareketi'yle, dershaneler hakkında yapılacak olan düzenleme sebebiyle gerginlik yaÅŸayan hükümet, soruÅŸturmaların bu gerginlikle ilgili olduÄŸunu ve Yargı ile Emniyet'te bulunan Gülen hareketine baÄŸlı personel tarafından, yine Gülen hareketi'nden gelen talimat üzerine bu soruÅŸturmanın baÅŸlatıldığını iddia etti. 

Ä°lerleyen günlerde, soruÅŸturmanın bir siyasi operasyon olduÄŸunu iddia eden ve kendi oy tabanında bulunan Gülen hareketi'ni hedef gösteren hükümet yetkilileri, hareketin yürütme ve yargı içine sızdığını ve bir "paralel devlet" hüviyetini aldığını iddia etti. Gözaltıların baÅŸlamasından kısa süre sonra da, iddia edilen paralel devlet yapılanmasına önlem gerekçesiyle Emniyet'te, Yargı'da ve TÄ°B, TRT, BDDK gibi bazı kamu kurumlarında birçok personel görevden alındı veya personelin görev yeri deÄŸiÅŸtirildi. 

Gülen hareketi adına yapılan açıklamalardaysa hükümetin kendilerini hedef göstermesi eleÅŸtirildi. Hükümetin, soruÅŸturma sebebiyle bozulan siyasi gücünü korumaya yönelik bir komplo teorisi çabasında olduÄŸu, soruÅŸturmalarla hiçbir ilgilerinin olmadığı ve ÅŸayet iddia edildiÄŸi ÅŸekilde bir paralel devlet yapılanması varsa, üzerine gidilmesinin gerekli olduÄŸu ifade edildi. Ayrıca kamudaki görevden alma, görev yeri deÄŸiÅŸiklikleri ve meslekten ihraçların hukuka aykırı olduÄŸu ve mensuplarına yönelik bir "cadı avı" hüviyetine büründüÄŸü iddia edildi. BaÅŸbakan ErdoÄŸan, katıldığı bir mitingde bu iddiayı "ihanet edenlerin görevlerini deÄŸiÅŸtirmek cadı avıysa, biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin" ÅŸeklinde yanıtladı. 

5 Ocak'ta medyada yer alan ve bir MÄ°T belgesine dayandırılan haberlere göre Bakanlarla Rıza Sarraf'ın iliÅŸkide olduÄŸu ve bunun hükümeti güç duruma düÅŸürebileceÄŸi MÄ°T tarafından 8 ay önce BaÅŸbakan'a rapor edilmiÅŸti. 

Bunun yanında hükümet, soruÅŸturmanın gizliliÄŸi prensibinin hiçe sayılarak soruÅŸturma bilgilerinin basına sızdırılmasını eleÅŸtirdi. 

SoruÅŸturmanın ardından Gezi Dayanışması ve sendikalar tarafından Gezi Parkı eylemlerine benzer küçük çaplı protesto eylemleri düzenlenmiÅŸtir. 

SoruÅŸturmaları "siyasi bir operasyon" olarak nitelendiren hükümet, çok tartışmalı bir sürecin ardından HSYK'nın yapısında deÄŸiÅŸiklik öngören bir yasa çıkarttı. Düzenlemeyle HSYK bünyesinde Adalet Bakanı'na hakim, savcı ve adalet müfettiÅŸlerinin atanması, disiplin soruÅŸturmaları, vb birçok konuda geniÅŸ yetkiler verildi. Ayrıca düzenleme HSYK Kurullarının yapısında deÄŸiÅŸiklik öngörüyordu ve düzenlemenin yürürlüÄŸe girmesiyle yönetim ve denetim kurulları ile Adalet Akademisi üyelerinin görevlerine son verilmesini içeriyordu. 

Yeni durum kamuoyunun büyük bir bölümü tarafından "hükümet yargıyı kendine baÄŸladı" ÅŸeklinde yorumlandı. AB Komisyonu da hükümeti, atılan adımın "hukuk devleti" ve "kuvvetler ayrılığı" ilkelerine uymadığı gerekçeleriyle eleÅŸtirdi. Ayrıca HSYK BaÅŸkanvekili Ahmet Hamsici, 66 sayfalık bir açıklama yaparak, deÄŸiÅŸikliÄŸin Anayasa'ya aykırı olduÄŸunu söyledi. 

Anayasa Mahkemesi, bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olduÄŸu gerekçesiyle yapılan iptal baÅŸvurusu üzerine, 11 Nisan 2014'te verdiÄŸi kararla, düzenlemenin Adalet Bakanı'na verdiÄŸi olaÄŸanüstü yetkileri Anayasaya aykırı bularak iptal etti. 

Egemen Bağış Avrupa BirliÄŸi Bakanlığı görevinden alındı. Ä°çiÅŸleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer ÇaÄŸlayan, Çevre ve Åžehircilik Bakanı ErdoÄŸan Bayraktar bakanlık görevlerinden istifa ettiler. Bayraktar ayrıca yaptığı bir açıklamayla, BaÅŸbakan'ı eleÅŸtirerek milletvekilliÄŸinden de istifa ettiÄŸini duyurdu: 

"SoruÅŸturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın BaÅŸbakan'ın talimatıyla yapıldı. Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliÄŸinden istifa ettiÄŸimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın BaÅŸbakan'ın istifa etmesi gerektiÄŸine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum."
 

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.