Sosyal Medya

BÄ°LÄ°M - TEKNOLOJÄ°

Dernekler, Federasyonlar ve İki Başlılık?

Dernekler, Federasyonlar ve İki Başlılık?



Özellikle son zamanlarda Ä°stanbul’daki sivil toplum çalışmalarında dikkatimi çeken bir nokta var. Bir STK ile aynı statüde bir baÅŸkası kurulunca ya da birinin bünyesinden yine aynı statüde bir baÅŸka kurum çıkınca, sonradan ortaya çıkan yargısız infaz ediliyor, bölücü oluyor, nifakçı oluyor, sorgusuz sualsiz mahkûm ediliyor.
Bu anlaşılabilir bir durumdur. Karlofça’dan Mondros’a kadar 300 yıldan fazla bir zaman toprak kaybeden bir toplumun bilinçaltında bir takım reflekslerin yer etmiÅŸ olması çok normaldir. Bu refleksin devletin de bilinçaltına yer etmiÅŸ olmasının etkisiyle, neredeyse bütün bir eÄŸitim sistemi boyunca bıktıracak kadar “bölünme-parçalanma” korkuları iÅŸlenince, insanların gözünde bütünden ayrılan parça kafadan mahkûm olmaktadır.
Halbuki pratik öyle söylemiyor. Bırakın bizim gibi bölünme-parçalanma refleksi olmayan ülkeleri, bizde bile çok çarpıcı örnekler mevcut. Siyasi partiler de özünde birer STK (Sivil Toplum KuruluÅŸu)’dırlar. Çok partili hayata geçildiÄŸinde CHP’den kopan DP de sanırız ilk zamanlarda bölücü-parçalayıcı diye suçlanmışlardır. Ancak birkaç sene sonra oyların çoÄŸunluÄŸunu alıp iktidara geldiklerinde kimse böyle bir ÅŸey diyemezdi, dememiÅŸtir de. 1960 sonrasında da AP (Adalet Partisi)’den ve CHP’den kopan bazı partiler vardı. ÖrneÄŸin Faruk Sükan ve Ferruh Bozbeyli’nin Demokratik Parti’si ve Turan FeyzioÄŸlu’nun Cumhuriyetçi Güven Partisi. Tamamen marjinal kaldılar, seçimlerde diÅŸe dokunur bir varlık gösteremediler. Ha, çok partili koalisyonlarda ufak bir paya sahip oldular o zamanın sisteminde, o kadar. Åžimdi öyle bir ÅŸey de mümkün deÄŸil artık.
Anlatmaya çalıştığımız meseleye en çarpıcı örnek günümüzden. BilindiÄŸi gibi halen iktidarda olan ve seçmenin yarısının oyuna sahip AK Parti, tarihinde en fazla yüzde 20 küsûr oy almış olan bir baÅŸka partiden ayrılanlar tarafından kurulmuÅŸtu. Tabiî yeni partiyi kuranlar da bölücü suçlamasından kurtulamadılar. Pekâlâ ÅŸu anda AK Parti’ye bölücü diyen var mı? Kimse diyemez, komik olur zaten. E ne oldu ÅŸimdi, ezber bozulmadı mı? AK Parti ayrılmamış olsaydı söz konusu siyasi çizgi bu oy oranlarını görebilecek miydi?
Birlikte çalışma imkanı kalmayanların benzer ya da aynı yapıda baÅŸka kurumlar oluÅŸturması, mutlaka bölücülük, nifakçılık, iki ya da daha çok baÅŸlılık anlamına gelmez. Yeter ki o baÅŸlardan en az biri gerekli ve yeterli faaliyetleri gerçekleÅŸtirsin, görev ve sorumluluklarını yerine getirsin. Hepsi bir ÅŸeyler yapmaya çalışırsa, hizmet etmeye çalıştıkları dava ya da amaç kazanır. Bir tanesi çalışır da diÄŸer(ler)i oturursa, zaten insanlar icraat yapanın etrafında toplanır. TeÅŸbihte hata olmaz, AK Parti örneÄŸinde olduÄŸu gibi.
Sonradan kurulmuÅŸ olan, derhal bölmekle suçlanacağı için hayata bir adım geriden baÅŸlar. Ona düÅŸen vakit geçirmeden icraata baÅŸlamak, farklı bir kurum adı altında çalışma ihtiyacının gerçekten var olduÄŸunu ispatlamaya çalışmaktır. Yoksa yeni kurumun da eskisinden bir farkı olmazsa ve olmayacaksa, insanlar hakkınızda her türlü suçlamayı yapar, kimse kusura bakmasın.
(Åžu satıra kadar konunun içinde olmayanların pek bir ÅŸey anlamadığını tahmin ettiÄŸimiz) bu yazıyı bize yazdıran sebep neydi? Açıklayalım efendim: Ä°stanbul’da faaliyet gösteren bir Trabzon Dernekleri Federasyonu varken, geçen sene ÅŸubat ayında ikinci bir federasyon kuruldu. Olayların geliÅŸimine vakıf olan-olmayan herkes koro halinde sonradan kurulanı “bir federasyon varken ikincisi neden kuruldu? Ne gerek vardı? Bir federasyon altında çalışmalar devam etseydi ya” diye suçlamaya baÅŸladı.
Yazının başında analiz etmeye çalıştığımız gibi bu anlaşılabilir bir tutumdur. Bu noktadan sonra iki federasyona da düÅŸen, görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmaktır. EÄŸer ikisi de aynı çaba içinde olursa bundan Trabzon ve Trabzonlular kazançlı çıkar. Sadece biri çaba gösterir, diÄŸeri göstermezse, insanlar doÄŸal olarak çaba gösterenin etrafında toplanırlar. Ä°kisi de çalışmazsa, eninde sonunda üçüncüsü kurulur ve gerekeni yapar. Nihayetinde su akar, yatağını bulur. DoÄŸal seleksiyon mekanizması her zaman varlığını gösterir, kimse yapmazsa o mekanizma görevini yerine getirir. Hem de eksiksiz ve hiç ÅŸaÅŸmadan.
***
Yukarıdaki yazı yakın geçmiÅŸte bu köÅŸede aynı baÅŸlıkla aynen yayınlandı. Tekrar yayınlamakta ve tabii okumakta fayda olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Saygılar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.