GÃœNCEL
''Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye'de demokratik açılım yapılamaz''
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, ''Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye'de demokratik açılım yapılamaz'' dedi.
Follow @dusuncemektebi2
Kılıçdaroğlu, partisinin Rize İl Başkanı Mehmet Aslankaya'yı iş yerinde ziyaretinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Anayasa Mahkemesi'nin DTP'nin kapatılması istemiyle açılan davayı yarın esastan görüşmeye başlayacağının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, her siyasal partinin Anayasa'ya uygun davranmak ve o çerçevede faaliyetlerini yürütmesi gerektiğini, herkesin Anayasa Mahkemesi kararına saygı göstermek zorunda olduğunu belirtti.
Türkiye'nin AK Parti hükümeti tarafından yönetilmeye başlandığında ülkede terörün sıfır olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Bugün gelinen noktada toplumda hiç de layık olmadığımız, hiç de hak etmediğimiz bir çözülmeyle karşı karşıyayız. Türkiye'yi bu noktaya getiren AK Parti hükümeti bunu demokrasi adına yapıyorsa, bu demokrasi değildir. Demokrasi insanların öz güven içinde yaşadıkları, herkesin birbirini saygıyla andığı, inançlarına ve kimliklerine saygı göstermesidir. Toplumun daha çok ekonomik sorunlarının çözülmesi yönünde bir politika tutulması gerekirken bu yapılmadı'' diye konuştu.
Gelinen noktada Türkiye'de bir ayrışma olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Bu ayrışma sağlıklı değil. Demokratik açılım deniyor. Nasıl bir demokratik açılımdır ki insanlar yaşamını yitirebiliyorlar. Nasıl bir demokratik açılımdır ki teröre endeksli giden bir politika üzerine inşa ediliyor. Bu doğru bir olay değildir. AK Parti, açtığı kapının Türkiye'ye getirdiği felaketin henüz farkında değildir. Türkiye'de eğer bir ayrışma süreci yaşanacaksa bu ayrışma sürecinin her şeyden önce bugün yaşayan kuşaklar olduğu kadar gelecek kuşaklar için de ciddi bir risk oluşturduğunu hepimizin kabul etmesi gerekir'' dedi.
''Demokratik açılımın'' dış dinamiklerin desteğiyle yapıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, ''AK Parti aklını başına almalıdır. Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye'de demokratik açılım yapılamaz. Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye bu sorunu aşamaz'' ifadesini kullandı.
''İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın demokratik açılım süreciyle Türkiye'de terörün kısa sürede çözüleceği yönünde açıklamalar yaptığını'' söyleyen Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
''Biz böyle bir mucizenin olamayacağını başta söylemiştik. Bizim fikrimiz açık ve net: Terörü başlatan kim, PKK. Terörü sona erdirmesi gereken kim, PKK. Eğer siz silahlarınızı hiçbir koşul belirtmeksizin getirip teslim ediyorsanız o zaman Türkiye'de barışın yolu açılabilir. O zaman sağlıklı bir tartışma ortamı olabilir. 'Silah benim elimde kalsın, oturup görüşelim'. Bu 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nin kabul edebileceği bir olay değildir. Ancak, AK Parti bu kulvarı açtı. Bu pazarlık sürecini açtı. Kamuoyundan gizli görüşmeler yapıldı. Silopi'deki manzaraları Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının hafızalarından silmek mümkün değildir. Bu manzaralar AK Parti'nin devletle PKK arasındaki iş birliğini gösteren somut bir kanıtı olarak ortaya çıkmıştır. Devletin valisini, müsteşarını, kaymakamını, savcısını, hakimini göndereceksiniz. Oradan gelecek kişiler de ''Biz silahlarımızı teslim etmeye gelmedik. Buraya Abdullah Öcalan istedi diye geldik. Pişman değiliz'' diyecekler. Bu tablo bugün sokak gösterilerinin oluşturduğu tablodur.''
Kılıçdaroğlu, partisinin Rize İl Başkanı Mehmet Aslankaya'yı iş yerinde ziyaretinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Anayasa Mahkemesi'nin DTP'nin kapatılması istemiyle açılan davayı yarın esastan görüşmeye başlayacağının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, her siyasal partinin Anayasa'ya uygun davranmak ve o çerçevede faaliyetlerini yürütmesi gerektiğini, herkesin Anayasa Mahkemesi kararına saygı göstermek zorunda olduğunu belirtti.
Türkiye'nin AK Parti hükümeti tarafından yönetilmeye başlandığında ülkede terörün sıfır olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Bugün gelinen noktada toplumda hiç de layık olmadığımız, hiç de hak etmediğimiz bir çözülmeyle karşı karşıyayız. Türkiye'yi bu noktaya getiren AK Parti hükümeti bunu demokrasi adına yapıyorsa, bu demokrasi değildir. Demokrasi insanların öz güven içinde yaşadıkları, herkesin birbirini saygıyla andığı, inançlarına ve kimliklerine saygı göstermesidir. Toplumun daha çok ekonomik sorunlarının çözülmesi yönünde bir politika tutulması gerekirken bu yapılmadı'' diye konuştu.
Gelinen noktada Türkiye'de bir ayrışma olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Bu ayrışma sağlıklı değil. Demokratik açılım deniyor. Nasıl bir demokratik açılımdır ki insanlar yaşamını yitirebiliyorlar. Nasıl bir demokratik açılımdır ki teröre endeksli giden bir politika üzerine inşa ediliyor. Bu doğru bir olay değildir. AK Parti, açtığı kapının Türkiye'ye getirdiği felaketin henüz farkında değildir. Türkiye'de eğer bir ayrışma süreci yaşanacaksa bu ayrışma sürecinin her şeyden önce bugün yaşayan kuşaklar olduğu kadar gelecek kuşaklar için de ciddi bir risk oluşturduğunu hepimizin kabul etmesi gerekir'' dedi.
''Demokratik açılımın'' dış dinamiklerin desteğiyle yapıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, ''AK Parti aklını başına almalıdır. Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye'de demokratik açılım yapılamaz. Dış dinamiklerin desteğiyle Türkiye bu sorunu aşamaz'' ifadesini kullandı.
''İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın demokratik açılım süreciyle Türkiye'de terörün kısa sürede çözüleceği yönünde açıklamalar yaptığını'' söyleyen Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
''Biz böyle bir mucizenin olamayacağını başta söylemiştik. Bizim fikrimiz açık ve net: Terörü başlatan kim, PKK. Terörü sona erdirmesi gereken kim, PKK. Eğer siz silahlarınızı hiçbir koşul belirtmeksizin getirip teslim ediyorsanız o zaman Türkiye'de barışın yolu açılabilir. O zaman sağlıklı bir tartışma ortamı olabilir. 'Silah benim elimde kalsın, oturup görüşelim'. Bu 21. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti'nin kabul edebileceği bir olay değildir. Ancak, AK Parti bu kulvarı açtı. Bu pazarlık sürecini açtı. Kamuoyundan gizli görüşmeler yapıldı. Silopi'deki manzaraları Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının hafızalarından silmek mümkün değildir. Bu manzaralar AK Parti'nin devletle PKK arasındaki iş birliğini gösteren somut bir kanıtı olarak ortaya çıkmıştır. Devletin valisini, müsteşarını, kaymakamını, savcısını, hakimini göndereceksiniz. Oradan gelecek kişiler de ''Biz silahlarımızı teslim etmeye gelmedik. Buraya Abdullah Öcalan istedi diye geldik. Pişman değiliz'' diyecekler. Bu tablo bugün sokak gösterilerinin oluşturduğu tablodur.''
Henüz yorum yapılmamış.