Sosyal Medya

HemÅŸin - Hem Åžen Hem YeÅŸil

Hem şen hem yeşil Hemşin'nin yaylarını keşfetmek isteyenlere bu mesaj... Biz, Hemşin'lilerin bu mesajını alıp düştük yollara.



HemÅŸin Sembolu Kızımız                                                            

Hem şen hem yeşil Hemşin'nin yaylarını keşfetmek isteyenlere bu mesaj... Biz, Hemşin'lilerin bu mesajını alıp düştük yollara. Hemşin İlçesi, Rize ilinin eski yerleşimlerinden olup, denizden 19 Km içeridedir. Hemşin; doğuda Çayeli, batıda Çamlıhemşin, güneyde ise Erzurum İspir'e komşudur.



Yolda okuduğumuz gezi kitaplarından, Hemşin'in adının ne anlama geldiğini öğreniyoruz. Rivayete göre, Hemşinlilerin ataları, MS 780'li yıllarda Anadolu topraklarına gelip, Doğu Karadeniz'in iç bölgelerine yerleşmişler. Türk boyunun beyi Hamam adına bir şehir inşa etmişler, sonrada adına "Hamşen" demişler. Zamanla Hamşen değişerek Hemşin olmuş.



Rize Pazar ileçsinden kiraladığımız araçla, Hemşin'de kamp kuracağımız Çipendüzü Yaylası'na doğru yol alıyoruz. Yol boyunca Hemşin Deresi, azgın suları ile bize eşlik ediyor. Geç saatte ulaştığımız Hemşin'in, yıldızlı gecesi ve ateş böcekleri karşılıyor bizi. Dere yakınında az eğimli alan bulupi fener ışığında çadırımızı kuruyoruz. Gece karanlığı içinde kelfedemediğimiz Hemşin'in artan gizemini çözmek için sabah olmasını sabırsızlıkla bekliyoruz.



Sabah uyanıp da çadır kapısını araladığımızda, yeşilin bin bir tonuyla bezenmiş ormanlık alan bizi karşılıyor. Hemşinin doğası, yayları, dereleri; bize doğanın tüm nimetlerini sunmada oldukça cömert davranıyor. Uzmanlara göre Hemşin ve civarı, Türkiye'de 305 tane bulunan önemli doğa alanlarından birisi. alan, bir çok önemli bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Burada; ayı, çakal, kurt, dağ horozu, porsuk, sancar görmeniz mümkün. Orman alanında yaygın olan türler ise; köknar, ladin, kayın ve kızılağaç. tüm bunların yanı sıra ormanlar; likenler, ormangülleri ve ayı üzümleri ile dolu.



Çayın Diyarı - Çay Bahçesi

Kahvaltıda, yöre mutfağına özgü tatları tek tek deniyoruz. Hemşin'e giderseniz; muhlama, karakovan balı ve küflü peynirlerini yemenizi öneririm. Çayın diyarı Hemşin'de çay içmenin keyfide bir başka. Hemşinliler, çayı süzmeden içiyorlar; çünkü çayın süzülünce tadının kaçacağına inanıyorlar.

Sevgili Rehberimiz Mustafa Bey

Fotoğraf makinelerimizi yanımıza alıp, yerel rehberimiz Sevgili Mustafa Bey ile birlikte, Akyamaç Köyü'ne doğru yol alıyoruz. Yol boyunca uzanan Hemşin Deresi üzerinde, Hemşin'e özgü kemerli taş köprüleri sıklıkla görmek mümkün. Köyün yaylarına çıktığımızda, bizi pamuk beyaz bulutlarla çevrilmiş yeşil dağlar karşılıyor. İşte o an Hemşin'e neden " Bulutların Ülkesi" dendiğini anlıyoruz.

Bulutlar Ãœlkesi - HemÅŸin

Yüksekçe bir noktada konumlanmış olşa bir yayla evine konuk oluyoruz. Ev sahibi Sevgili İsmail Bey, bize alan hakkında bilgi veriyor ve sözlerine," Uzun yıllar Amerika'da yaşamış olmama; gemilerde çalıştığım dönemde, 60'ı aşkın ülke görmeme rağmen yine de aklım ve gönlüm hep Hemşin'de olduğu için gelip buraya yerleştim.." diyerek devam ediyor. Hemşinlilerin, doğduğu topraklardan kolay kolay kopamayacağını dile getiriyor. Hemşinliler, "Lahanamı yerim, mısırımı yerim yine de Hemşin'imi bırakamam!" diyorlarmış.

HemÅŸin - Horon

Ortaköy Mahallesi'nin yaylalarında, elimizde fotoğrak makineleri ile dolaşıyoruz. Her gördüğümüz güzelliği, deklanşöre basarak ölümsüzleştiriyoruz. Hemşin'in yeşil renkleri biranda yerini; allı, sarılı, morlu süslenmiş genç kızlar ve erkeklere bırakıyor. Yaylada horoa durmuş bu grubun enerjisi ve tulum sesi ile içimiz kıpır kıpır oluyor. Kızların koyu kırmızı renkli kadife elbiseleri, siyah şifon üzerine bağlanmış renkli puşileri, bellerindeki kuşaklar ve uzun renkli yün çorapları dikkatimizi çekiyor. Tulum sesinin cazibesine dayanamayan 78 yaşındaki Cemil Amca da horona duruyor. Gençleri özendirecek güzellikte horon oynuyor.



Cemil Amca ile horon sonrası yaptığımız sohbet, Hemşin'in erkeklerinin çoğunun, zamanında çalışmak için Rusya'ya (Şimdiki Gürcistan) gurbete gittiklerini anlatıyor. Bugün, Rus kültüründen Hemşin'e taşınmış bir çok iz var. Gurbetçiler; fırıncılık, pastacılık ve çay üretimini öğrenip, Hemşin'e taşımışlar. Bugün büyük illerde bulunan iyi pastanelerin sahiplerinin bir çoğu Hemşinlidir. Sevgili Cemil Amca ile vedalaşıp yolumuza devam ediyoruz.



Cemil amca'dan sonra, Hemşin2le bütünleşmiş " horon ve tulum" ikilisinin öyküsünü dinlemek üzere Hemşin merkezinde berber dükkanı işleten Yaşar Çrobacıoğlu'nu ziyaret ediyoruz. Yörenin yetiştirdiği en iyi tulum ustalarından birisi ve TRT'nin ilk tulum sanatçısıdır. Tulum, Orta Asya'dan gelen Oğuz Türk boylarıyla; Batı İran, Erzurum üzerinden Karadeniz'in iç bölgelerine taşınmış. Tulum, Hemşin'in çalınan tek halk çalıgısı. Oğlak derisi veya bir yaşındaki keçi derisinin üstü, ipek veya kadife bir kumaşla kaplanıyor. Çalgı kısmı ise şimşir ağacından yapılıyor. Tulum eşliğinde, kalabalık bir grupla, kadın ve erkek hep beraber horona duruyorlar. Horonlarda " horon başı " var ve horon başından gelecek komuta göre oyunun temposu belirleniyor. Horon sırasında karşılıklı " atma türkü " denen türküler söyleniyor.



Yaşar Bey'le yaptığımız hoş sohbetle edindiğimiz bu bilgilerin ardından çaldığı hoş tulum ezgilerini dinlemeye doyamıyoruz. Sohbetimizi, gönülsüz de olsa bitirerek; uzun geçen günün yorgunluğunu atmak üzere, kaldığımız çadırlara dönüyoruz. İspirto ocağında pişirdiğimiz çayı içerken, ateş başında sohbete başlıyoruz. Ertesi gün gideceğimiz; Gito Yaylası, Ambarlı Yaylası, Buzul Göller hakkında konuşuyoruz. Yöre halkı, buralara gelmişken Gito Yaylası'nda gün doğumunu görmeden gitmememizi söylüyor. Gün doğumunu kaçırmamak adına, saatlerimizi gece ikiye kurup yatıyoruz. Sadace iki saat uyuyabilmek yetmiyor ama güzel fotoğraf çekebilme ihtimalini kaçırmamak adına, kalkıp yola düşüyoruz. Virajlı yollarda dolana dolana, ay ışığında yükseklere doğru tırmanıyoruz. Bu yollarda araba sürmek oldukça zor; bir tarafı yar bir tarafı dağ. Hemşinli usta şoförler içinde bu yollar çok kolay...



Yolda yanıma aldığım Vova, Hemşin Ezgileri ( Hamşetsu ?hağ) müzik albümünü dinliyorum. Vova, tamamı anonim Hemşin ezgilerinden oluşan ve Hemşince söylenmiş ilk müzik albümü. Hikmet Akçiçek, Ersin Çelik ve Mustafa Biber, " Vova "da, ülkemizin artık solmakta olan bu rengini bize kendi dillerinde söylemiş ve ezgilerle hatırlatmak istemişler. Size tavsiyem, Hemşin'in o güzelim doğası içinde gezerken Hemşin Ezgileri'ni dinlemeniz.

Gito Yaylası - Güneşin Doğuşu



İki-üç saatlik yolculuğun ardından, Gito Yaylası'na varıyoruz. Güneş, dağların ve pamuk pamuk olmuş bulutların arkasından, ilk ışıklarını göstermeye başlıyor. Her geçen dakika değişen ışığın etkisiyle, önümüze bambaşka br güzellik çıkıyor. Anı kaçırmamak için, arka arkaya deklanşöre basıp duruyoruz. Yerel halkın söylediğine göre, uygun ışık koşullarında, Gito Yaylası'ndan Trabzon - Batum arası kıyı bölgesi görünüyormuş. Biz göremedik ama yine de gece yarısı kalkıp zorlu yollara düşmemize değmişti. Gito'da gün batımının da çok güzel doluğu yöre halkı tarafından söyleniyor.



Gündoğumunun seyrine iyice doyduktan sonra, etrafımızı incelemeye başladık. Yaylada, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az yayla evi olduğunu gördük ve çoğuda atıl vaziyetteydi. Yaylalar eski canlılığını yitirmişti. Eski zamanlardaki coşkulu yaylacılık göçlerini, evine konuk olduğumuz Sevgili Zade Sultan Teyze anlatıyor bize. Zade Sultan'ın ikram ettiği sıcak çay ile, çıtır çıtır yanan soba başında sohbete başlıyoruz. Zade Sultan, 70 yaşında bir büyükanne ve tam 10 doğum yapmış. Çocuklarının sekizi evlenip büyük şehire göçmüş; o da kalan iki evladı ile yaşıyor.

Hemşin Gito Yaylası - Zade Sultan Nine



Zade Sultan bizlere, yaylacılığın ve yayla göçlerinin, tadının tuzunun kalmadığını anlatıyor. Eskiden, baharın gelişi ile beraber yayla hazırlıklarına başlarlarmış. Baharın geldiğinin habercisi Kukku kuşuymuş. Zade Sultan, yayla göçlerinin hayatlarının en keyifli, en renkli dönemler olduğunu ifade ediyor. Yaylalara ot biçmek için giderlermiş ve halk deyimiyle bu etkinliğe "Vartovor" denilirmiş. Göç yürüyüşler, 3-4 gün sürermiş. Bu uzun ve zorlu yolculukta yanlarına; kete, mısır ekmeği, kaymaklı pelit ve susuz helva alırlarmış. Zade Sultan, "Bunlardan yerseniz, sizi akşama kadar tok tutar." diyor.

Vartovor - Ekin Biçme



Yaylaya çıkarken en güzel elbiselerini giyerlermiş ve hayvanlarını da süslerlermiş. Boyunlarına takılan yaban elmaları, hayvanları nazara karşı korurmuş. Yeni evli çiftlerin ellerine şemsiye verilirmiş. Yol boyu yulum çalınıp, horon oynanırmış. Genç kızlar vegenç delikanlılar karşılıklı atışma şeklinde türküler söylerlermiş. Bu türkülerin bir tanesini okumasını Zade Sultan'dan rica ediyoruz;



"Hemşin'in yaylaları

Yaz gelince ÅŸen olur

Sevup alamayanun

Hali periÅŸan olur.."

Yaylaya ulaştıkları günün gecesinde yaktıkları meydan ateşinin etrafında toplanıp, hep bir ağızdan türküler okunur ve hırına durulurmuş. Yaylalarda, genç kızlarla genç erkekler, birbirleri ile sevdalık (flört) edelermiş. Yolunuz Hemşin'e düşerse, Sevgili Zade Sultan sizi bekliyor olacak.



Hemşin Gito Yaylası - Zade Sultan





Gito ile vedalaştıktan sonra, Ambaralı Yaylası'na doğru yürüyoruz. Yaklaşık üç saat yürüdükten sonra, karşımıza çıkan inanılmaz güzellikteki buzul gölleri ile sarsılıyoruz. 3500 Metredeki buzul göller, etrafında rengarenk bitki örtüsü ile muhteşem bir birliktelik sunuyor ziyaretçilerine.. " Bulutların üzerinde göl olur mu?"diyenlere, "Olur" diyesim geliyor.

Ambarlı Yaylası - Buzul Gölleri



Hemşinden ayrılmadan önce, Hemşin merkezine de uğruyoruz. Merkezdeki beton yapılaşmanın, güzelim yaylalarda kullanılan Doğu Karadeniz mimarisinden hiç esinlenmediğini görmek bizi üzüyor. Oysa ki yayla evlerinin mimari tarzı, doğa ile dost. Evlerin yapımında, tahta ve taş gibi doğal malzemeler kullanılırmış. Ermeni ve Rum mimari çizgilerinin etkileri görülmekte. Hemen her odada şömine var. Banyolar, ahşap dolar içine gizli. Her evin yanında serender buluyor; eskiden mısırları fareden korumak ve kışlık yiyecekleri muhafaza için yapılan serenderler, şu anda kiler olarak kullanılıyor.



Unutmadan, Hemşin'e yolunu düşerse, Bilen Köyü'ndeki ahşap camiyi görmenizi öneririm. Bilen Cami, yöredeki camilerden oldukça farklı. İç mekanda kullanılan rengarenk ahşap malzemeler, büyüleyici.Belediye Başkanı Başar Cumhur Bey'in Hemşin hayalini sizinle paylaşmak istiyorum. " Geleneksel kültürünü kaybetmeyen HEMŞİN,

Eko-Turizmin merkezi bir HEMŞİN,

Horon ve Tulum kültürünü dünyaya tanıtmış bir HEMŞİN..."

Sayın Başkanın dileklerinin gerçekleşmesi umuduyla.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.